Bu duşunce hatası negatif şeyleri abartma,
pozitif şeyleri değersizleştirme olarak açıklanabilir. Genellikle başkalarının
olumlu kişilik özellikleri abartılırken olumsuz olanlar dikkate alınmaz. Bu tip
bilişsel çarpıtmanın bir alt türü vardır, felaketleştirme.
Felaketleştirme: Olabilecek en kötü sonuca
odaklanmak olarak açıklanabilir. Kişi iyi ihtimalleri gözünde küçültür ve hatta
yok sayarken diğer yandan da kötü ihtimalleri abartmaktadır. Sonuç olarak
zihninde bir felaket tablosu çizer ve duyguları duruma uyum sağlar. Henüz hiç
bir şey belli değilken kişi kendi yazdığı felaket senaryosuna göre yaşamaya ve
hissetmeye başlar.
Büyütme/
Küçültme ile baş edebilmek için:
·
Eğer böyle olursa ve ben bununla mücadele edersem nasıl
olur? Bu soruya yanıt arayın.
·
Ne kadar büyüttüğünüzü ya da küçülttüğünüzü kestirmeye
çalışın.
·
“Kime göre?/ neye göre?” sorularını kendinize sorun.
Pınar Hanım yeni komşuları Zeliha Hanımlara ev
gezmesine gitmiştir. Pınar Hanım, Zeliha Hanımın evine ve eşyalarına bayılırr.
Eve geldiğinde tıpkı Zeliha Hanım’ın dairesine benzeyen evi gözüne iyice çirkin
görünür. Eşyaların eskiliği, dekorasyondaki bir kaç uyumsuzluk, çocukların
eşyaları sığmayınca odaya alınan ikinci dolap ve mutfak dolapları gözüne
batmaya başlar. Diğer komşularıyla görüştüğünde Zeliha Hanım’ın evini anlata
anlata bitiremez. Arada bir de kendi evini yermekten geri kalmaz. Bunun üzerine
komşusu Canan Hanım şöyle der: “Pınarcığım bence senin evin daha sade, daha
rahatlatıcı. Zeliha’nın evini ben de gördüm. Bana biraz fazla renkli geldi.”
Pınar Hanım bu duruma şaşırıp kalır. Zeliha Hanım’ın evi kime göre, neye göre
güzeldir? Pınar Hanım'ın evinin de güzel olan yanları yok mudur? Peki ya Zeliha Hanım'ın evinin olumsuz olan yönleri?
Felaketleştirme benim sık sık yaptığım bir
düşünme hatasıdır. Fakat bunun nasıl bir şey olduğunu öğrendiğimden beri daha
az yapıyorum ya da yapmaya başladığımda kendimi durduruyorum. Örneğin çocuğu
lise birinci sınıfta sınıf tekrarı yapan bir anneyi ele alalım. Anne, çocuğu
başarısız olunca şöyle düşünmeye başlar: “Bu çocuktan bir halt olmaz. Bir dikiş
tutturamaz. Ne doğru düzgün bir işi olur ne de bir ailesi. Sokak serserisi
olacak bu çocuk. Başını belaya sokacak. Okulu bırakıp çetelere karışırsa ne
yaparız?...” Olan varan bir yıl sınıf tekrarı yapan bir çocuktur. Belki o yıl
başaramamıştır, belki harika bir üniversitede popüler bir bölümde
okuyamayacaktır, ama bu, çocuğun berbat bir hayatının olacağı anlamına asla
gelmez. Anne yalnızca olumsuzu abartmakta, durumu felaketleştirmektedir.
Bu düşünce hatası tıpkı içimizi kemiren bir
kurt gibidir. Mutsuzluk, endişe, umutsuzluk, kendine ve karşıdakine güvenmeme
ve daha bir sürü olumsuz sonuç bu kaynaktan beslenebilir. O yüzden umarım
bir an önce kendinizi yakalamaya ve durdurmaya başlayabilirsiniz.
Çabuk dağılan depresifleşen ben de bu var sıkça :(
YanıtlaSileskiye göre elbette daha iyiyim..ama artık bir anneyim ve daha da iyi olursam çocuğuma iyi bir model olabileceğim..