Bu
hafta bilişsel çarpıtmalar konusunu noktalayacağız. Son hatalı düşünme tarzımız
kişiselleştirme ve suçlama. Kişiselleştirme, aslında öyle olmamasına rağmen bir
olaydan tamamen kendinizi sorumlu tutmanız,dış etmenlerin payını ve kontrol
gücünü hiçe sayarak sadece kendinizi suçlamanız anlamına gelmektedir. Örneğin
çocuğu okulda başarısız olan bir annenin, “ben kötü bir anneyim” biçiminde
olayı kişiselleştirmesini ele alalım. Çocuğun durumuna katkıda bulunan diğer
faktörler neler olabilir? Çocukla ilgili problemler, okul ve öğretmenle ilgili
problemler ya da diğer aile bireyleriyle ilgili problemler başarısızlığın
sadece bir kaç olası sebebi olarak sayılabilir. Ancak bir çocuğun başarısı
yalnızca annesinin ne kadar iyi bir anne olduğuyla belirlenmemektedir.
Başka
bir örnek olarak da seçim gündemine paralel bir konuya değinebiliriz. Seçimi
kıl payı kaybeden başkan adayı, bu durumu kişiselleştirip kendini suçlayabilir.
Adayın dışında bu duruma katkı yapan pek çok faktör yok mudur? Partinin seçmen
kitlesi ve o ilin seçmen yapısı, seçimlerin adil yapılıp yapılmadığı, seçim kampanyasının
nasıl yürütüldüğü, diğer adayların kimler olduğu, medyanın tutumu ve daha pek
çok faktör bu durumu etkilemiştir. Dolayısıyla durumu kişiselleştirip tüm
sorumluluğu üstlenmek bariz biçimde bir düşünce hatası olacaktır.
Kişiselleştirme,
suçluluk, utanç ve yetersizlik hislerine yol açmaktadır. Kişiselleştirmenin
diğer bir yönü de problemi başka kişilerin davranışları üzerinden
anlamlandırmaktır. “Evliliğim berbat, çünkü kocam çok çekilmez biri” cümlesini
sarf eden bir kadın, problemi kocası üzerinden kişiselleştirmektedir. Başkaları
üzerinden yapılan kişiselleştirmede, karşıdaki kişiyi suçlama ve kendi
davranışlarına yönelik içgörüden yoksun olma yaygındır.
Bu bilişsel çarpıtmayla baş edebilmek için şu soruları kendinize sorun:
·
Suçlu olduğumu nereden biliyorum? Bunu kim söyledi?
·
Bu probleme başka kimler dahil?
·
Bu problem tam ve gerçekçi olarak ne kadar
benden kaynaklanıyor olabilir?
·
Suçluluktan kurtulabilseydim nereye
odaklanırdım?
Bu
zamana kadar konuştuğumuz on bilişsel çarpıtma da çok kemikleşmiş düşünme
alışkanlıkları/ düşünce hatalarıdır. Fakat farkındalık kazanarak ve üzerinde
çalışarak üstesinden gelinmeyecek şeyler değillerdir. Umarım sizler de bunları denemiş ve faydasını
görmüşsünüzdür. Ben, danışanlarımla özellikle depresyon ve kaygı durumlarında bunların
üzerinde çalışıyorum. Gerçekten işe yaradığını da görüyorum. Sizler de kendi
mutluluğunuz için biraz çaba göstererek önemli adımlar atabilirsiniz. Haftaya
görüşmek üzere…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder