Merhaba değerli
okurlar, çoook uzun bir aradan sonra yine buralardayım. Bundan sonra daha
düzenli yazmaya çalışacağım. Bugün hepimizin işine yarayacak bir şeyden
bahsetmek istiyorum: Çocuk disiplini. Bu yazımı Yale Üniversitesi Ebeveynlik birimi
başkanının Amerikan Psikologlar Derneği için yaptığı konuşmayı temel alarak
hazırladım. Yani pek çok bilimsel araştırmanın sonuçlarının gerçek hayata
uygulanışı da diyebiliriz.
Çocuklarınızın bazı
davranışları yapmasını, bazılarını da kesinlikle yapmamasını istediğinizin
farkındayım. 14 yaşındaki çocuğunuzun okul dışındaki saatlerde nerede olduğunu size
söylemesini, 4 yaşındaki ufaklığın isteği yerine getirilmeyince kendini yerlere
atıp ağlamamasını, okula yeni başlayan miniğin ödevlerini zamanında yapma
alışkanlığı kazanmasını.... Kısacası şunları yapıp bunları yapmamasını
bekliyoruz çocuklardan. Peki bunları çocuklarımıza nasıl öğretebiliriz?
Pek çoğumuzun,
disiplin denince aklına cezalandırmak geliyor. Dr. Alan Kazdin, bunun
çocukların davranışlarını değiştirmede neredeyse hiç bir etkisinin olmadığını
söylüyor. Bu söylemi elbette temelsiz değil, pek çok araştırmaya dayanıyor.
Çocuklar cezanın olmadığı anlarda istenmeyen davranışları yapmaya devam ediyor.
Anne babalar, etkili olsun diye cezayı arttırıyor, şiddetlendiriyor. Çocuk ve
ebeveyn arasında bir savaş başlıyor.
Dr. Kazdin,
cezanın en iyi ihtimal istenmeyen davranışı azaltacağını, ama asla çocuğun
sizin istediğiniz gibi davranmasına yardım etmeyeceğini söylüyor. Bu nedenle
ceza vermek yerine, çocuğa yeni davranışları öğretmemiz gerektiğininin altını çiziyor
. Olumlu davranışları öğretmenin en güzel iki yolu model olma ve ödüllendirme.
Siz eşinize sinirlendiğinizde bağırıyorsanız, çocuğunuz da istediği yapılmadığı
için sinirlendiğinde bağırıp çağıracaktır. Siz uygun davranmadığında çocuğunuza
fiziksel şiddetle karşılık veriyorsanız, o da akranlarının kendine göre uygun
davranmadığını düşündüğünde sizden öğrendiği yöntemi uygulayacaktır. Siz işten gelir
gelmez televizyonun karşısına geçiyor veya bilgisayarın başına oturuyorsanız, çocuğunuzdan
okuldan eve gelir gelmez ödevlerini yapmaya başlamasını beklemek sadece ütopik
olacaktır.
Çocukların
yetişkinlerin ilgisine ihtiyacı vardır. Eğer normal haliyle sizden ilgi göremiyorsa
normal dışı bir şeyler yapmaya başlayacaktır. Uslu uslu arabalarıyla oynayan
bir çocuğu görmezden gelir, yaptığını ödüllendirmezseniz, o bir şekilde
dikkatinizi çekmeyi başaracaktır. Mesela makyaj malzemelerinizi ortalığa
saçılmış bulabilirsiniz. Bir çocuk için görünmez olmaktansa, cezalandırılmak
bile daha iyidir. Halk arasında yaramazlık diye adlandırılan davranışların
çocuk için başka bir anlamı vardır, ebeveynin dikkatini çekmek ve onu kontrol
etmek. Çocuğunuza istediği dikkati ve ilgiyi, o olumlu davranışlarda bulunurken
gösterin. Sevginiz, ilginiz, okşamanız, sarılmanız, tek bir güzel sözünüz çocuğunuz
için bir ödüldür. Ödül denildiğinde, hep çikolata veya oyuncak gibi maddi
şeyleri düşünmemek gerekir. Çocuklarımıza verebileceğimiz çok daha güzel şeyler
vardır: mesela “seni seviyorum” veya “benim için önemlisin” mesajları.
Çocuğa ceza
verilecekse dahi bu çok dikkatli seçilmelidir. Çocuğun gelişimini ve
psikolojisini olumsuz etkileyecek cezalar verilmemelidir. Çocuğa verilebilecek
ceza, onu sahip olduğu bazı extra ayrıcalıklardan mahrum bırakmak ya da çok
kısa süreli time out uygulamaları olabilir. Örneğin haftasonu bilgisayar oynama
iznini kaldırmak veya saatini azaltmak, yeni bir oyuncak alınmasını ertelemek
ve buna benzer uygulamalar yapılan olumsuz davranış ile orantılı olduğu sürece
kabul edilebilir. Fakat çocuğun arkadaşlarıyla vakit geçirmesini kısıtlamak,
onu hayvanat bahçesine götürmekten vazgeçmek, akşam yemeğini vermemek gibi
cezalar kabul edilemez. Fiziksel şiddet, çocuğu evde tek başına bırakıp gitmek,
karanlık bir odaya veya banyoya kapatmak gibi cezaların ise asla ve asla kabul
edilebilecek bir tarafı yoktur. Hiç bir çocuk böyle bir şeyi hak etmez.
Çocuğunuzla ilişkiniz bu noktaya geldiyse baştan beri eksik yapılan bir şeyler
var demektir. Ya siz çocuğunuzun gelişimsel ve psikolojik sorunlarını fark
etmemiş ve bir uzmana başvurmamışsınızdır ya da etkisiz bir disiplin
politikanız vardır.
Time-out denen
uygulama ise çocuğun kısa bir süreliğine ortamdan ve ilgiden
uzaklaştırılmasıdır. Time out süresi çocuğun yaşı kadar dakika olarak
düşünülebilir. Çocuğunuz 3 yaşındaysa, time out 3 dakikayı geçmemelidir. Bu
sürede çocuğunuza neden bu cezanın verildiğini söyleyip onunla iletişiminizi 3
dakika boyunca kesebilir, onu ortamdan uzaklaştırıp sakinleşmesi için başka bir
yere götürebilir veya gönderebilirsiniz. Çocuğunuzun sakinleşmesini istiyorsanız,
önce siz sakin olun. Bağırıp çağırarak time out yapamazsınız.
Daha ileri
yaştaki çocuklar yani ergenlik çağındakiler için konuşmak gerekirse, cezanın
pazarlığı söz konusu olabilir. En baştan oturup çocuğunuzla anlaşmaya varmalısınız.
Eğer haber vermeden 3 saat geç kalırsa, sonucunun haftasonu sinemaya gidememek olacağını
çocuğunuz bilmeli. Hangi davranışları istemiyorsanız bunların yaptırımlarının
neler olabileceğini oturup karşılıklı konuşun. Fakat yine de adil olun. Onlar
gelişen ve çok yakında yetişkin olacak bireyler. Onlardan tamamen sizin gibi davranmalarını
da beklemeyin. Aşırı kısıtlama ve ağır cezalar çok kalıcı izler bırakabilir ya
da beklenmedik olumsuz sonuçlara neden olabilir.
Güvenilir bir
ebeveyn olmak tutarlı olmakla başlar. Çocuğunuza tutamayacağınız sözler
vermeyin. Olumlu bir davranışını ödüllendirmek için ona bisiklet alacağınızı
söyleyip sonra almamak, sadece çocuğunuzun hayal kırıklığına uğramasına ve size
olan güvenini kaybetmesine sebep olur. Onun yerine belki çocuğunuzun en sevdiği
keki pişireceğinizi söylemek ve gerçekten bunu yapmak çok daha adil ve tutarlı
olacaktır. Aynı durum cezalar için de söz konusudur. Yalan söylemenin cezasının
bir gün boyunca televizyonu açamamak olduğunu söylüyor ama yine de çocuğunuzun yoğun
ağlamaları karşısında dayanamayıp sırf sussun diye televizyonu açıyorsanız, bir
dahaki sefere çocuğunuzun yine yalan söylememesi için pek bir sebebi olmayacaktır.
Tutabileceğiniz sözler ve uygulayabileceğiniz cezalar verin. Çocuklar pek
çoğumuzun sandığından daha akıllıdır. Onları yönlendirebilmek için en az onlar
kadar ve hatta onlardan daha akkılı olmalıyız.
Çocuklar
konusunda söylenebilecek milyonlarca şey var. Fakat bence en en önemlisi,
onlara değer verdiğinizi ve onları sevdiğinizi çocuklarınıza hissettirin. Hiç
bir çocuk sevildiği için şimarmaz. Çocuklar yaramazlıkları hoş görüldükçe
şimarır ve bu hoşgörü sevgi göstermenin doğru yolu değildir.
Bütün minik
yavruların sevgi dolu bir yuvada büyümesi dileğiyle, kendinize ve çocuklarınıza
iyi davranın.